GENÇLİK MESELESİ

GENÇLİĞİN MESELESİ

20’li yaşların ortasına yaklaşmış ve iş hayatı kendini hissettirmeye başlamışken içimizi ısıtırken bir yandan soğutan bir meseleye değinmek istiyorum: Gençlik Çalışmaları


İçimizi dışımızı, ve hatta gençlik yıllarımızı dolduran bu meselenin asıl başladığı yer:


Hayatımızın baharında gençlik çalışmalarına gönül verirken ektiğimizi biçememek!


Gençlik çalışmaları çoğu kişi için yabancı olsa da sivil toplum kuruluşlarında, Gençlik ve Spor Bakanlığında, belediyelerin gençlik hizmetlerinde ve gençlik alanına gönül verenler için çok değerli bir yaşam biçimidir. Bir kere katılanlar bir daha bırakamazlar.


Kendimden biliyorum. 16 yaşımdan beri gençlik yıllarım bu çalışmalarla geçti ve geçmeye devam ediyor. Yaşımız çok geçmedi lakin hayat öyle hızlı bir akışa müteakip ilerliyor, öyle hayallerin peşinde koşuyoruz ki bu zamanlar çok çok eski zamanlar haline geliyor.


Türk Gençleri de bu hayalleri kuruyor, kurdukça yaşlanıyor. Ülkemizde her beş üniversite öğrencisinden dördü geleceğini ve gençliğini yurtdışı ülkelerine göre planlıyor, hayal ediyor. Yurt dışına giden her beş gençten biri ise geri dönmek istemiyor.


İşsizlik, kişisel gelişim kaynaklarının yetersizliği, gençlik çalışmalarının yeteri düzeyde ve gençlere hitap edici şekilde planlanmaması, gençlere söz hakkı verilmemesi gibi sebeplerden ötürü ‘’ülkemde yaşamak istemiyorum’’ düşüncesi ile ABD ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde soluğu almak isteyebiliyorlar. Ülkemizdeki göç isteğinin temelinin gençlik politikalarının yanlış planlandığını söylemek sanırım yanlış olmaz!


Türkiye’den aldığı beyin göçünün ABD’ye yılda 894 milyon dolar kazandırdığını biliyor muydunuz? ABD’nin bu alanda en büyük rakibi Avrupa Birliği ise daha büyük pay kapabilmek için bugün birçok Türk gencinin gerçekleştirmeyi hayal ettiği öğrenci değişim programlarını, Erasmus+ projelerini ve gençlik çalışmalarını düzenliyor. ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin bu amansız yarışından en çok etkilenen ülkelerden birisi konumundayız. Geçmiş yıllarda yurtdışına giden genç beyinler farklı fikirlerle tanışır, ülkemize döndüklerinde ise bu fikirlerin yayılması üzerine çalışmalar gerçekleştirirlerdi. Şimdi ise bu durumun tam tersi yaşanmaya başlıyor. Yapılan yatırımların, sağlanan imkanların ülkemizde başarıya ulaşması, “Beyin göçünü beyin gücüne çevirmek” tabirinin gerçekleşmesi için ne yapmak mı gerekiyor?


Özellikle yurt dışında ve yurt içinde gençlik ve gönüllülük çalışmalarında yer alan gençlerin karar alma, politika ve strateji belirleme süreçlerine dahil edilmesi, planlamaların gençler ile birlikte yapılması, gençlere bir fikrin var mı? nasıl yapmalıyız? sorularının yöneltilmesi gerekiyor.


Gençliğin, geleceğine ve ülkesine sahip çıkması isteniyorsa eğer gençlik çalışmaları yapan kurumların karar alma süreçlerindeki gençlik kapasitelerini arttırması, çalışma vizyonunda genç düşünce odaklı güncellemeye gitmesi gerekiyor. Avrupa’da Gençlik Stratejilerini gençler belirliyorken ülkemizde ise yaş ortalaması 45-50’nin üzerinde olan kurumsal yetkililer belirliyor. Alanında uzman olan kurumsal yetkililerin tabi ki karar almaları gayet doğal bir durum ancak genç neslin bu süreçlere dahil edilmemesi en büyük sorunlardan bir tanesi haline geliyor. Bu kararlar ne kadar genç odaklı ve stratejik olabilir ki bu konuda ayrıca tartışmaya açık bir hal alıyor. Söylediklerimin Türkiye’de gençler karar alma süreçlerine dahil edilmiyor! Şeklinde anlaşılmasını asla istemem. Gençleri karar alma süreçlerine dahil eden kurumlar ve kuruluşlar var tabi ki ancak bu kurumların hangilerinden haberdar olabiliyoruz? Türkiye’nin her yerinde proje gerçekleştiren, gençlik çalışmalarıyla binlerce kişiye hizmet veren bir genç olarak Kent Konseylerine bağlı gençlik meclisleri ve bazı üniversitelerin kurumsal öğrenci meclisleri haricinde başka bir kurumla/kuruluşla maalesef karşılaşmadım.

 

Her genç kendisiyle ve ülkesiyle ilgili hayal kuruyor. Hayal kurmak, başarılması planlanan ve arzulanan bir şeyin ilk ve belki de en önemli adımı değil mi? Her gençlik çalışanı başarıya ulaşmak, çalışmasını yapmak için hayallerini kurarak ilk adımı atar.  Bu hayallerin ülke yararına olmasını isteyenler ve destekleyenler ise bu ülkenin gençliğine önem verenlerdir. Gençlik çalışmalarından yoksun bir gençlik gelişmeye aç bir haldedir. Gelişmiş görülse de yerinde sayıklar, ileriye adım atamaz. Gençlik alanında ülkemizi geliştirmek, gençlerimizi kazanmak istiyorsak eğer sanattan, spordan, kültürden, teknolojiden, ulaşımdan, şehir planlamasından, parkların/bahçelerin tasarımından ve en önemlisi A’dan Z’ye kadar her alanda gençlerin fikirlerini almak, karar alma mekanizmalarına dahil etmek gereklidir.


Bu yazıyı sonuna kadar okuyanlar,


Ya bir kurum yetkilisidir, ya da bu durumdan müzdarip olan bir gençlik çalışanıdır.


Gençlik çalışanı dediğime bakmayın gençlik uğruna gönül veren herkes gençlik çalışanıdır.


Bu yazıyı okurken içinizde bir kıpırdanma, harekete geçme duygusu olduysa eğer yalnız olmadığınızı bilin. Gece saat 04.17’de bu yazıyı yazan 23 yaşındaki bir genç olarak halen umudum var. Türkiye Gençliği olarak sorunları elbet hep birlikte ele alacağımıza, ülkemizde gençlik çalışmalarını daha da yeşertip gönüllülük kavramını aşılayacağımıza ve ülkemiz için en iyi işleri gençler olarak yapacağımıza inancım tamdır.


Bakalım bizleri neler bekliyor.


 BUĞRA ELVAN

 

 



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapının Eşiğinde!